
Elif, 27 yaşında genç bir fotoğrafçıydı. Üniversitede görsel iletişim tasarımı okumuş, mezun oral olduktan sonra bir süre çeşitli dergilerde çalışmıştı. Ancak İstanbul’un kalabalığı, sürekli koşuşturması ve bitmek bilmeyen gürültüsü onu zamanla yormuştu. Ruhu sakinlik, gözleri daha çok doğa istiyordu. Tam da bu yüzden, ani bir kararla şehir merkezinden ayrılıp Beykoz escort taşınmıştı.
Beykoz’un o huzurlu kıyıları, ağaçlarla çevrili sokakları ve tarihi dokusu Elif’in iç dünyasına ilaç gibi gelmişti. Kiraladığı küçük ama sevimli bir taş evin bahçesi vardı. Sabahları kuş cıvıltısıyla uyanıyor, penceresinden süzülen gün ışığıyla gününe başlıyordu. Boğazın esintisi yüzüne çarptıkça, aldığı kararın ne kadar doğru olduğunu daha iyi anlıyordu.
Elif, günlerini Beykoz eski mahallelerini keşfederek geçiriyordu. Bir sabah Yuşa Tepesi’ne çıktı, başka bir gün Anadolu Kavağı’nda fotoğraf çekti. Ahşap vip evleri, yaşlı çınarları, sahilde yürüyen insanları objektifiyle yakalıyor, her karede başka bir hikâyeyi donduruyordu. Onun için fotoğrafçılık artık sadece meslek değil, bir yaşam biçimi olmuştu.
Bir gün, Beykoz Çayırı’nda fotoğraf çekerken yaşlı bir kadınla tanıştı: Meliha Teyze. Çocukluğundan beri o mahallede yaşayan, herkesin saygı duyduğu biriydi. Elif’e eski Beykoz’u anlattı; bostanları, yazlık sinemaları, sandal gezilerini… Elif, bu hikâyeleri de fotoğraflarının altına not almaya başladı. Artık sadece görüntü değil, söz de biriktiriyordu.
Zamanla Elif’in fotoğrafları sosyal medyada dikkat çekti. Bir yayınevi ona Beykoz escort anlatan bir fotoğraf albümü hazırlamasını teklif etti. Elif, şaşkındı seks ama mutluydu. Çünkü sadece hayatını değil, başkalarının gözünden kaçan güzellikleri de belgelemeye başlamıştı.
Beykoz ona sadece huzur değil, ilham da vermişti. Geri dönmek aklının ucundan bile geçmiyordu. Çünkü Elif artık sadece bir fotoğrafçı değil, bir hikâye anlatıcısıydı. Ve hikayesinin ilk ve en güzel sayfası Beykoz’da başlamıştı.